10 Şubat 2010 Çarşamba

neyden bahsedicektim?

süreklilik halinde konuşan ve bulunduğu ortamda çeşitli nidalar atan ben bunca yıldan sonra farkettim ki arkadaş konuşmak aslında zor iş.

konuşmak öyle sağa sola uyduruk ses frekansları göndermek olmamalı. mesela Atatürk benim gibi hiç konuşmamıştır diye tahmin ediyorum. bişi dediyse o dediklerinin içinde bir bilgi, bir fikir, plan, program, bu tip şeyler içeriyordur. ama bende öyle olmuyor. neden?

bildiğiniz üzere hepimizin beyninde az yada çok kıvrım mevcut. tahminlerimce beynimde ki kıvrım sayısı, söylediklerimi "ses" den öteye götüremeyecek kadar az.

peki bu kıvrım sayısında ki azlık benden ötürü mü? kimden ötürü? kenan'ı bıraceksan. arameyeceksan. bi daha kenan'ı ararsan vellehe öldüreces seni.

gördüğünüz gibi kıvrım sayımdaki noksanlık yine başka bişeylere odaklanmamı sağladı. ama o kızda yani olucak gibi değil. ne dövdü o karıyı be. ben bişi diyim mi! o kız gelsin beni döver. valla bişi yapamam ona. çok korkmuştum ben o vidyodan. tokatlar falanç kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz kardeşim!

tekrar konudan saptıran kıvrımların ta!

yeri gelmişken önümüzdeki iki hafta boyunca "olum sevgililer günü ekonomik bir tuzak. bıraksınlar bu işleri. manitamız yok diye bok atmıyoruz. bak mesela senin gibi şimdi bin tane adam gidicek hediye alıcak. noldul? o kazandı. sonra ordan hop amerika. ordan israil arkası onlara hep kazandırmaca" tespitlerini yapan herkese LG lsd veriyoruz. kafa bulduranlardan.

Hiç yorum yok: