20 Şubat 2010 Cumartesi

beyin vs. beden (2)


beyin vs beden hakkında fikir buhranı içerisindeyken sayın çamperkinin de katkılarını söylemeden geçemezdim tabi ki. geçen yazıda unutmuşum. ama yeni yazın konum beyin ve bedenin yönlendirililirlik özelliklerinden hareketle ortaya çıkarılan bir teşbihtir mi desem?

öncelikle uyuz arkadaşımız beden ile başlayalım. çünkü beden her ne kadar yönlendirilebilir bir şahsiyet olarak gözükse de aslında kafasının dikine gider. uyumsuzdur. yapamaz. örnek olarak insanların spor salonlarında hiçbir amacı olmaksızın spor salonlarında ağırlık kaldırdığını düşünürsek. yani yavrum senin vücudun herkül gibi oldu da burun aynı burun kulak aynı yani. plastik cerrahi müdahale lazım ve bu müdahalenin ardından senin bu sefer de alnın mantarlasa. hadi bakalım uğraş didin. bayanlar hususuna gelince sen de uğraş bedenini bir barbi edasında şekillendir sonra burun ve kulak ve türlü hadiseler. yani işbu sebepler ile bedenimizin ne kadar iflah olmaz bir pislik birşey olduğunu gördük.

ikinci olarak sevgili beynimiz. bu beyin öyle bir yapılanış ki. yani kabulleniyor. kimi insanda az uğraşırsın, kimi insanda çok uğraşırsın. ama olur. örnek olarak hemen kendimi ortaya sunarım. lise yıllarında rok müziğin hayatımıza olan pozitif etkisi üzerine türlü şeyler söyleyebilecek olan bendeniz, bugünlerde gitar sesini aktif bir şekilde duyduğu zaman irkilir hatta gitarına tel almaz ve paslanmaya yüz tutmasına neden olmaktadır. beyin 3-5 sene türlü rak şarkılarını dinledikten sonra anlamıştır ki bu ne yani. ayırt etmiştir iyi ile kötüyü. işlerin çözümünü yine bana bırakmadan kendisi bulmuştur.

internet aracılığı ile tüm dünyaya sesleniyorum:
"size sizin hakkınızda çözümler üreten beyninizi sevin ve hep onu dinleyin. problem çıkartıp çözümü için bir iş kolu (doktorluk, eczacılık, hemşirelik) oluşturmuş kaypak bedeniniz için duygularınızı yorum olarak bırakabilirsiniz."

Hiç yorum yok: