24 Kasım 2010 Çarşamba

Naber


Hiç.

Yani şu başlıktaki soruya üstteki cevabı sölemekten sıkılmamdan mütevellit, size aslında naber ve napıosun sorularının detaylı cevabını yazmaya karar verdim. Şöle:

Kalkıyorum, yara berelerimi kontrol ediyorum ve yeni yaralarımın acılarıyla biraz cebelleşip, bilgisayarı açıyorum ve salonda birinin yatıp yatmadığına bakıyorum, yatıyorsa bilgisayar yoksa az spor servisi izleyip avatarı izliyorum. Avatar: her gün saat 12:00 de Nikolodyında.

Çay pay bişe içip ofisimde oturmaya başlıyorum. Bazı işverenlere hemen başvurduktan sonra, ofisimden çıkıp salona geri gidiyorum. Ne kadar çabuk şişersem migos yolu o kadar kısa oluyo. migrosta kısa bir yürüyüşten sonra sevilen altıntepeyle kucaklaşıyorum. Kırmızıysa soğutmama gerek yok. tık. açıyorum içiyorum. En çok da ilk bardağı koyarken çıkan LIK LIK sesini seviyorum. Beyaz almışsam soğumasını bekliyorum. Altıntepe bittikten sonra iki üç bira daha içip sonrasını kesik kesik hatırlıyorum ve ofise geçiyorum. Ofiste biraz daha takıldıktan sonra ofisin bir köşesinde yer alan mütevazı yatağıma geçip uyuyorum.

Artık naaptığımı biliyosunuz. Görüşürüz.

Hiç yorum yok: