hekrale etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hekrale etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Ağustos 2011 Salı

rock star

duzenli yasama kendimi adamis durumdayim. kendi yaginda kavrulan gercek bir izmitliyim yani. yahya kaptan da oturup calismakta olan her 3 kisiden biri gibi fordda calisiyorum, cok marjinalim ;) ilerleyen gunlerde moral-gun grafigini de cizmek istiyorum. rock starlik durumuma gelince de sole bi durum mevcut her aksam saat 1 de yatip 6 da kalkiyorum. yine duzen yani. rock starlik falan yok, gayet normal hersey. ramazan bitse de sokakta bira patlatsak.

simdi askerde olan cocuklar siz tabi ki daha fazla sikilirsiniz da bunun da sikintisi var, benm de sikintim kendime yani.

11 Ağustos 2011 Perşembe

Saçmalık

Hocu ben iki eliyle bi sik doğrultamayan bi insan olarak tarihe geçmek istiyorum. Yani bunu yapan büssürü insan var da, yani ben bu işi hiç yapamayan yani olmuyo ya. Adam tutucam aq yannış yaptığım her boku toparlasın yani en azından uyarsın ki ben bi başka çözüm ariim. bu ne ya? olmuyo yani.

Yannış yapıyorum, yannış yaptığım için bahane de bulmuyorum yani yok aq bahanesi. Sen niye bütün gün uğraştığın işi yapmazsın ki. saçmalık ve bullshitçilik felsefesi. Bunun yani nüktedanizm felsefesiyle ne alakası olabilir ki? hiç.

At çöpe ya. Zaten yarın sabah işe gidicekmişim, nalet olsun. fak.

13 Temmuz 2011 Çarşamba

Tatil

Tatil süper bişeydir de hocu, ben tatildeyken başkalarının da tatilde olması lazım. Önemli olan nokta buymuş.

Bütün günün fessbukta geçmesi falan, twitterdaki trending topic`ler, ntvspor ve ntvmsnbc.com gerçekten hiç de tatil diiller. Aslında okul varken de bunlar vardı. Hocu birileri kurtarsın kendini işten güçten de tatile çıksın.

Buradan bir sözüm de işverenlere;
Yani ne zaman arayacağınızı da haber verirseniz ben de ona göre plan yapiim. Ne biliim diyin ki ağustostan sonra eleman almicaz, haberin olsun veya görüşmeye çaarmicaz yani. Haber verin de ben de ona göre iş yapayım. Yani yeşil pasaport alma hakkım var, tatilim var, avrupada arkadaşım var ama gel gör ki hep birilerinden haber bekleyerek 3 ay yedim. Hayır bi de bi yere başvurduktan 1 ay sonra çağırıyosunuz. Neyse ya.

Sinirlendim evde otur otur. Tamam hadi. Tatil lazım tatil. Denize girmek lazım aslında. Net olur ya. Az yüzsem iyi olur.

10 Temmuz 2011 Pazar

RadyoKafa

panpişlerim,

Bu blog bitti gibi gözükse de her zaman geri döneceği belliydi; sadece sarroş olmaya bakar.


Şimdi reydohet felan izliyodum da ordan yazasım geldi. Redyohette jonny greenwood olmayan gitarist var işte o adam nedir biliyo msunuz bence, o abimiz kardiştir. O abimizin kendi adına yazılmış güzellemeler felan yoktur ama oranın parçasıdır yeri gelir "şık şık" yapan aletten çalar, yeri gelir pedalların başına oturur. gocunmaz. işini yapar. oranın bi parçası olmaktan hoşlanır. peki bu nedir.

candır can.

peki diğer adamların yaptığı nedir bu adamın yerine kimseyi aramazlar.kesin çok çok eğlenceli bi adamdır. o abi hakkında hiçbişe araştırmadım, araştırmam da ben tesbitimi yapmışım gerisi umrumdaysa kahroliim.

yakşamlar.

29 Nisan 2011 Cuma

Derslerde yaparım

ben böle şeyler yazıyodum deftere sonra onlar kalıyordu orda. bunu bilgasayarda yapiim dedim, değişik şeyler oluyormuş, renkler menkler, değişik oldu. koyayım dedim buraya. bakın işte. Ama defterde de yapmak iyi, hem resim falan da çizilio üstüne. ama bu da iyi iyi. can sıkıntısını böyle yenmeye çalışıyorum, hoş görün.




26 Nisan 2011 Salı

Yorum yaparım!

http://www.ntvmsnbc.com/id/25206656/

Yorumu üstte paylaştığım araştırma sonuçları üzerinden yapıcam. Konusu şu:

Çeşitli ülkelerde yaşayan insanların dini görüşlerine bakılmış. Tanrı ve evrime inanç vb.

Bizim burası için sonuç pek hoş değil gibi geldi bana. Tabi kimsenin görüşüne karışamam, karışırsam da kahrolurum. Ama yani bu kadar da uçlarda olmamamız gerekirdi gibi geldi bana.
En çok da evrim sonuçlarına takıldım. Sadece %19`umuz evrime inanıyormuş. Bunun sebebinin çok net bir şekilde eğitimsizlik olduğunu söyleyebiliriz. Hatta televizyonda yapılan tartışmalarda, evrimi destekleyen bilim insanları ile evrim karşısında olan bilim insanlarını karşılaştırmak yerine din adamı sokuyoruz araya. Yani din adamı koymak kadar mantıksız bir durum olabilir mi? Bu adam 600 senesinde yazılan bir kitaba bakarak bişeyler açıklamaya çalışıyor. Bu adam nasıl açıklayabilsin evrimi. Ama işte yine yukarıdaki linkte de görüleceği gibi %91`imiz tanrıya inandığı için, bu adam "allah" dediği an olay bitiyor.

Ayrıca Richard Dawkins diye bir abi var evrim teorisyeniymiş kendisi, bu adamın sitesi bizim ülkede açılmıyor. Çok saçma.

Ey inananlar!!
Az sorgulayın boolum. Az bi bakın. Az düşünebiliyosunuz işte kullanın yani bunu. Düşünüp inanırsanız ne ala. Hijbişe demem. Ne diicem. Neyse üzüldüm yani ben bu sonuca, az daha eğitilelim falan biz. Ama bir de şöyle birşey var ben bu konuyu sadece arkadaşlarımla konuşuyorum mesela. Daha öyle oruç tutan kimseye de demedim "hacı bir düşün ya, böle böle yani.(Aklımdakileri aktarmak böle bölesi)". Tepki toplarım bir de inanç falan ya ondan biraz tırsıyorum. Sonra üzülüyorum. Üzülürüm tabi. Ben düşünmeye teşvik etmiim sen etme sonra üzül. Olmaz yani. Olmuyo da.

24 Nisan 2011 Pazar

Netto

Geçen gün bi görüşmeye gittim. Toplu mülakat felan yapıcaklarmış, o sebepten 8 tane karpuz(içlerinde en karpuz bendim. millet pırlanta gibi giyinmiş yine ben gömlek + pantol + halısaha adidaslarımla ordaydım) ve başımızda da insan kaynaklarından sorumlu bir joe vardı.
Joe dedi birbirimizi tanıyalım falan, işte ad soyad naapıosun işler nasıl dedikten sonra en sevdiğimiz filmi sölicekmişiz. Kendisi başladı tabi, adı soyadı derken en sevdiği filmi söledi:

1.9.2The Shawshank Redemption (1994)585,649
Yani, en sevdiğin film bu mu yani? Bu olabilir mi? Tamam iyi film. Ama hacut bir rengin olur yani. Bu nasıl olabilir? Sen ne kadar net bir insansın? Sen gelip benim diğer insanlardan ayrışıp ayrışmadığıma nasıl karar vericeksin? Ya bu kadar da politik olunur mu? Ya bu kadar genel olunur mu? Sen bu kadar genelken benim senin suratına gülmem normal değil mi? Sen IMDB`de 1 numarayı sevdin diye bütün dünya seni mi sevicek? Sıcak bir ortam mı yaratıyorsun? Yani bu bir teknik de ben mi bilmiyorum? Eğer bu teknikse nasıl bir teknik?

Ya bu olayı herkese anlatasım vardı, zaten gördüğüme konuştuğuma falan da anlattım da bütün dünya duysun istedim. Big Lebowski de bu sebepten burda şu an. Rengimiz az belli olsun ya. Bu ne?


23 Nisan 2011 Cumartesi

Yeni.

Böyle bi akım başlatmaya karar verdim, her hafta başka konsept falan. film diye düşündüm ama, film olmaz, başka bişe olur, ne biliim. önümüzdeki haftalar gösterir. lebowski`yle olan anım da gelir yakında.

Si yu suğn.

17 Nisan 2011 Pazar

Barcelona bi dahaki maç böyle oynasın

sakin olmak lazım. 60 dakka 70 dakka gol olmayabilir ama bi tane olur illa sonuçta top tutulduğu sürece gol olacaktır. defanstan top atmak ne kadar mantıklıdır forvete derseniz mantıksızdır. hiçbi zaman iki uç arasında paslaşma yapılmaz. yapılır diyen vardır. onların futbol mantalitesi bu yöndedir. saygı duyarım ama sevmem. futbol topla oynanır. top kaybedilicekse taca gitmesin ben kaybediim. ayem from halısahadaki dandik adam. ayağıma top gelmedi mi mutsuz olurum. ayrıca oynamayı da beceremem durucağım yeri de bilmem. neyse, o diil. top kaybedilmediği sürece kalecide dursun, gol yenmediği sürece bi sıkıntı yok. ama karşı takım illa ki sıkıntı yapıp pozisyonunu kaybeder yani. fifa oynarken yaptım ben bu işi, şut tuşuna basıp pres yapan tecrübesizler acayip tongalara düştüler-tecrübeliler: tuna gencay bunlar beni çözmüştü hiç top yaptırmıyolardı, ayrıca pas vericeğim yerleri ezberlemişlerdi ki nomal, günde 3`er maç-.

sonuç olarak sakinlik önemli.

bu da elklasiko özel yayınıydı futbol hakkında bi daha bu kadar ısrar etmem. belki ederim. belli olmaz.

yakşamlar.

16 Nisan 2011 Cumartesi

Barcelona`yı yenmenin formülünü buldum


Paint yardımıyla açıklicam. öncelikle onu söyliyim.
Alanı açık tutmak lazım!!!

Alanı açık tutarak barcelona`nın kısa pas trafiğini kesmeyi hedeflememiz lazım. projemiz bu yönde ilerleyecek. bundan sonraki adımlar da bu doğrultuda gelecek. puyrun paint. taktik karşılaşmamız şöyledir:

Maviler real madrid, kırmızı barca.

Peki barcelona nasıl hücum eder?

M yazdığım messi. bakın herkes ne kadar da fazla hücum etme alanına hakim etmeye çalışıyo. herkes ya sağa ya sola ileri geri... türlü türlü hareketler. peki bu teknik ve çevik insanların siz inanılmaz derecede güçlü olabileceğini düşünebiliyor musunuz? hayır tabi ki. o yüzden defans öne çıkar. karşı takım geri çekilir. ve bu gördüğünüz koşu alanları daralır.

peki real madrid ne yapmalı?
işte budur. X yazdığım şahsiyet şabi alonso`dur. çünkü esas adam o olmalıdır. neden?

çünkü alanı açık tutacağımız için, hücum oyuncularımız önde basacak ve defansımız geride kalacaktır. defansımızın geride kalması ile xavi, iniesta gibi yavaş yavaş gelen arkadaşlarımız forvet isimlerine destek veremeyecek, destek verse bile yuvarlakla işaretlediğim arkadaşlar (diarra, osman pepe, carvalho) sürekli orada kalacakları için (ve geride ceza sahası 5 adım önü) 3 hücum oyuncusu ile başa çıkabileceklerdir.

xavi alonso çok koşan bir kardeş de olmadığı için zaten orta saha arkasında olacak ve kırmızı okun ucunda ronaldo olacaktır. ronaldo`nun "tren" özelliği kullanılarak pique veya milito ekarte edilebilir ve beklerin çıkmasından faydalınarak sevgili mesut ve benzema(higuain, kaka veya di maria`ların) yardımıyla valdes zorlanıcaktır.


Özet olarak asıl amaç Barcelona`nın kısa paslarını engellemektir. Ama biliriz ki Barca`nın konsantrasyonu tam olarak sağlanmışsa bunu sağlamak pek de kolay değildir. amaç oyunu 70-75 metreye yayarak sıkıntı çıkarmaktır. Ki bunu birçok takım gerçekleştirmiştir. Hele ki topla oynamayı böyle bir maçta %60 altında tutabilirse çok büyük bir avantaja sahiptir. Çünkü Barca topla oynamasının %20, sini boşa yapmaktadır. Bu boşa yaptığı oranı %12-10 civarına çekmek başarı yolunda çok net bir adımdır.

Bahis yapıcak varsa ilk 15 dakka bekleyin Barcelona 1 gol atarsa bırakın oynamayın veya Barca`ya gönderin. Sizin insiyatfiniz en doğrusu. Ama dediğim doğrultuda olaylar gelişirse Real Madrid kazanır ben diim. Kazanmasa da berabere falan kalır, sonuçta ben morinyoya dert nasıl anlatiiim.

Saygılar. 12:45`te beni arayın bu işler tutmiicak diye düşünüyosanız. ben izliicem maçı her türlü.

5 Nisan 2011 Salı

Böyle bi rüya da gördüm

Ya herkes çok saçma rüyalar görmüştür ama bu sefer çok sıkıcıydı. Yani bilinçaltıma bu kadar kazındığını bilmezdim senin. Yani ben ki rüyamda hamile olduğumu görmüş insanım bu son rüyaya daha fazla şaşırdım. Çok üzüldüm.

Bu sabah. uyandım. bir rüya yüzünden ya. Rüyamda;

BAYRAM ZİYARETİNDEYDİM!!

ve çok sıkıldım. naber nasılsın okul nasıl falan sordular. rüyada olduğumu anlayıp uyanmaya karar verdim o an. 1 saniyede falan oldu galiba. çok değişik bi deneyim. ne alaka ya. Çok sıkıldım. Orda olduğumu anladığım an sıkılmıştım. Uyandım direk. Bu ne ya? Bu ne biçim bi kafa. Ne yer edinmiş ya bu iş benim kafamda. çok üzüldüm haberiniz olsun. Bayram muhabbeti yüzünden belki de çok önemli bilgileri saklayamıyorum kafamda. Gereksizsin bayram çık kafamdan. Bunları buraya kafamdan çıkman için yazıyorum.

8 Mart 2011 Salı

Bilemem ben!

Bu isim işleri çok garip. Aslında her isme göre bir tip yaratabiliyoruz kafamızda falan. Değişik yani. Ama o isimle tip uyuşmuyo falan. Mantıklı tabi uyuşmaması. Yani şimdi bana baksanız, bu çocuk bi "Fuat" demezsiniz. (Yani öle düşünüyorum, derseniz de o sizin bileceğiniz iş)

Neyse bu konuyu düşünmekteydim biraz önce. Adım ne olsa üzülürdüm, diye düşündüm. En başta "Aygün" geliyo gibi geldi. Yani Aygün ne? Hiç anlam veremedim. Oturtamadım kafamda. Adım Aygün olsa şimdi belki Kibariye falan dinlerdim gibi geldi, veya ne biliim Güllü falan. Belki, o kadar yakışık almazdı ki *Cansever`e para verip birlikte olacak kadar ileri gidebilir miyim diye düşünürken, orda dur dedim. oha yani. sadece adım değişiyo. Çok fazla oldu bu. Abarttığımı farkederek konuyu atlıyorum. Aygün`e bi anda uyuz oldum ama haberiniz olsun. Mesela adım "Talat" olsa da çok uyuz olurdum gibi geldi. Anektot falan verirdim. Durduk yere edebi alıntılar falan. Abartabilirdim gibi. Hekrale isminin hakkını verdiğimi düşünerek bu konuyu bitirdim.

Bi de bunun gibi sıfat meselesi var. Geçen gün de düşünülen bir konuydu bu yine aklıma geldi. Mesela ben yine benim. Yani bütün mental ve teknik özelliklerim aynı ama tipim Andre Agassi`nin saçlı hali. Yine aynı olur muydu yani? Nasıl olur ki? Çok değişik olurdu gibi geldi bana. Yani mesela "sistem hatalı bir işlem yürüttü" ve herkesin dış görünüşü karıştı. Mesela ben İsmail Türüt`ün gençliği oldum. Sesim falan aynı ama. Aynı hareketleri sergiliyorum. Ama İsmail Türüt`ün gençliğiyim. Çok garip olucağını düşünüyorum. Bitti.

*Cansever konusunda: Bu işin bi fiyatı olamaz ya, utanç yani. Hala bi fiyat koyamıyorum. Olucak gibi diil.


24 Şubat 2011 Perşembe

Soru

Kırmızı başlıklı kız da acaba o kapişonu taktığında kendini hafif sinirli hissediyo mudur? Nasıldır yani?

Ben ne zaman kapşon taksam bi sinirleniyorum. Bi ingiliz holigan triplerine felan giriyorum. Hele saçlarımı yeni 3 numara yapmıştırtsam demeyin triplerime. massive attack falan dinlemem de cabası. çok garipsiyorum. kırmızı başlıklı kızla görüşmem lazım. ama cevabını bilen varsa paylaşsın.

31 Ocak 2011 Pazartesi

Bob Marley Birthday Celebration

Geçen gün radikal`de okudum da 24 yaşından küçükleri almıyolarmış içeri. Bir muhabirlerini görevlendirmişler hatta 87 doğumluymuş kendisi, giriyim demiş, basınım ben demiş ona rağmen almamışlar.

Her ne kadar geçen sene o celebration`dan çıkışımızı hepinizin bildiği üzere girmeyi haketmesem de, yaşım sebebiyle içeri alınmamayı reddetmek istiyorum.

Diyorum ki;
Bob Marley`in doğum gününü resmi gibi gözüken etkinlikte kutlicak arkadaşlar için; gidelim abimizin doğum gününe babylon`un kapısında içki içelim felan. öle takılalım. belki alırlar hem de. gidelim yani bi deniyelim. derim ben.

en fazla tünel meydanda içmeye devam ederiz. o tarz gelişir olaylar.

unutmuşum, abimiz africa unite dediğinde zimbabweyi özgürlüğüne kavuşturmuştu. zimbabwe`nin de özgürlük kutlamalarında zimbabwesiz sadece abimiz ve wailerlar vardı. haberiniz olsun. unite.

21 Ocak 2011 Cuma

son gün

evet son gün bugünler artık, çok saçma sapan işler olmakta. ben diyorum ki işlerim yoluna girebilir belki ondan sonra amellatlı yerimde saçma sapan bi yaramsı beremsi bişe çıkmış. dün çok eğlenmekteydim ki, bu yara bereyi gördüm. lanet olsun.

zaten pilesiteşın oynamaktan başparmaklarım morardı.

ama sadece;

tekte içmek yok.
sıra kimde. bende.
sarhoş muyum neyim başım dönüyo sanki.

ve son olarak;

en fazla ölürüz ya sadıç.

sözlerini kendime referans alıyorum.

bi de terliklerim nerde. sadece salon ile tuvalet ve ofis arasında mekik dokuyan biri olarak terliklerimi kaybettim. bunun sorumlusu ben değil sarroş sarroş beni kendi halime bırakan zihniyettir. terliklerimin bulunması lazım. onlar olmadan tayyipsiz kalmış recep gibiyim desem hiç de komik olmaz. çok da iyi oldu çok da güzel oldu. tabi ya attım hafızaya. fermuarı çektim. beyinin bedava olduğu zaten aşikar. ayrıca. hanımların dikkatine overlok makinesi ayağınıza geldi. halı kilim yolluk kenarına halıfileks kenarına overlok çekilir. 5 dakikada yapılır hemen teslim edilir. hanımların dikkatine.....

19 Ocak 2011 Çarşamba

hımmm

sol şeridi boşaltın kerimanla nerima geliyo diye bi reklam vardı, önceden. google da bulamadım, yok muydu yoksa. ama vardı sanki sarı bi tospik vardı hatta reklamda sanki, bu tarz bişeler.

peki neden bu reklam aklıma geldi derseniz. efendim bu aralar bildiğiniz üzere türlü yüksek lisans işleriyle uğraşmaktayım. her ne kadar mülakkatta üzt düzey yönetim, pazarlamanın önemi, bu konuda çalışma isteğimden (ki bu doğru aslında) bahsetsem de ben okumak istiyorum. erken bitti benm okulum. ben daha öğrencilik tarzı işler yapmalıyım, öğrenciyken iş için yapmam gereknleri yapmadım çünkü. iki sene daha takıliim de belki o işleri hallederim kafasındayım.

peki ben yüksek lisans mülakatından çıkıp napıorum? test drive adlı arabalı, yarışlı oyunun dibine vuruyorum. günde en az 200 km yol gidiyorum. oyunda kilometre hesabı gerçek yapılmış. bayaa gidiyorum. araba verseniz izmite gidip gelicem yani gerçek dünyada. hatta ve hatta 300 bastım yok 400 bastım seviniyorum. bilseler bu işleri yaptığımı alırlar mı ki beni yüksek lisansa? bilemedim. o yüzden eğer kabul edilirsem yayınlarım bu yazıyı.

bu yazıyı görürseniz ben yüksek lisansa kabul olmuşum demektir. bu da demektir ki öğrenciyim. ayrıca yeşil pasaport alabiliyorum. bu da demektir ki, avrupada biçok yere gidebilirim. pilan varsa beni de çağırın. avrupada olan kardişler, sizin yanınıza çökebileceğim anlamına da geliyo yani bu. haberiniz olsun.

1 Ocak 2011 Cumartesi

Alle

"olum dolaptaki birayı içiceksen çıkartayım da oda sıcaklığına gelsin"

Yeni yıl yeni yıl yeni yıl

yeni yıla geri sayım anı benim için yeni yılda nasıl devam edeceğimin düşünme zamanının geldiği andır. o anda hiçbişe düşünemiyorum, sadece nasıl devam edicem ve şu anda ben napıorum. son 10 saniyede bunu düşünürken, bu sene aklıma amatemde tedavi geldi.

analitik düşündüm.

evet.

nasıl? şöle:
çok az içki içtim. geçmişe kıyasla. geçmiş derken yılbaşılarla karşılaştırmıyorum. geçen günlerden bahsediyorum. içtiğim içkinin üstüne kahve içtm ki hiç benim tarzım olamadı içki üstüne kahve. yeni yıla girilirken pırıl pırıldım ki bu durumun üstünden 6-7 sene geçmişti.

bir senemin böle pırıl pırıl geçmesi için amatem in bana şart olduğunu düşünerek, bu kanıya vardım. hepi börtdey to jesus, hepi niv yiğır.

o uzak doğu içkisi, bir numara. çok net.

31 Aralık 2010 Cuma

Daha önce yazılmış veya yazılıp unutulmuş konuşma

Merhaba,

Yeni yılın yaklaştığı bugünlerde inanıyorum ki hiçbiriniz geçen yılbaşını hatırlamıyosunuz, hatırlasanız bile yalandan-kesik, kesik-. İşte yılın bu normal gününde daha önce yazmış olabileceğim bir konuda bazı gerçekleri dile getirmek istiyorum.

Hikayenin adı: Gitmeden İçenler

Bu gitmeden içenlerin nasıl bir kafada olduklarını hepiniz az çok bilmektesiniz. Bu yazıyı okuyanların %60`ı gitmeden içmenin keyfine varan insanlardır. Bizim için 1 dakika saygı duruşunda bulunabilir veya bu şekilde devam edebilirsiniz. Biliyorum, saygı duruşunda bulunmadınız, ayrıca bu çocuk niye bu kadar boş yazıyo diye de düşünebilirsiniz. Haklısınız. Şu an evde kimse yok canım sıkıldı.

Geri dönersek evde içenler adlı topluluk, adeta bir burç gibidir. Burçların nasıl kendine özgü davranışları varsa bu arkadaşlarımız da kendine has özellikler taşırlar. Hepsini tek tek yazamam ama bunu votka redbull içeni vardır, şarap içeni vardır, bira içeni vardır...

AMA, hepsinin tek bir ortak noktası vardır: KENDİSİNDEN DAHA SARHOŞ BİRİSİNE TAHAMMÜL EDEMEZ.

Evde içenler kesinlikle gittikleri yerde rahat etmeli ve en sarhoş -en azından ilk 3 içinde- olmalıdırlar. Yoksa rahat yüzü göremezler.

Sonuç olarak bu önceden içenler klanına sahip çıkın. Baktınız çok fena gidiyolar, sakınlıkla "Yavaş iç, zaten sarhoşsun!!" demeyin, siz yavaş için ey sorumlular!

Teşekkürler.

27 Aralık 2010 Pazartesi

5 yaşındaki çocuk ve ben

Bişe farkettim kafam 5 yaşındaki çocukla aynı doğrultuda işliyor. Nasıl farkettim?

1 haftadır "weeds" izliyorum. Bitirmek üzereyim. Ama daha çekilicekmiş, demek ki bitirmek üzere de değilmişim, o iş de yarım kalıcak. Ama olsun konu o değil. Ben diziyi izlerken sadece küfürlere kanalize olmuş durumdayım. 5 yaşındaki bir çocuk nasıl "bok, göt vb." kavramları yakalayıp kullanmaya çalışırsa, ben de sürekli o kavramları aklımdan geçiriyorum. Kendimi ingilizce küfür tamlamalarıyla geliştirmeye çalışıyorum. 6-7 kelimeye kadar çıktım. Artık ingiliz ve amerikan kardeşlerimize "sadece fuck var olm sizde" diye üzülmüyorum. Sizin de diliniz bizim dilimiz kadar zengin. Kabullendim bunu.

Yarın bi gün yurtdışında kavga edicek olursam size türkçe küfür etmicem, sayın yabancılar. Anlayacağınız dilde küfürlerim hazır. Yarın bi gün darda kalır da ingilizce küfür etmeniz gerekirse diye siz(okuyucu) de filmleri, dizileri bir de bu gözle izleyin. Film olarak ingiliz andırgraundunu tavsiye edebilirim. Onlar da iyi çalışıyo.